Pazartesi sendromu mu o da ne?


Nasıl ama balıkçılar ? Harikalar öyle değil mi? Bizim balıkçılarımız, pazarcılarımız da böyle coşkuları onları da buradan selamlıyorum . Geeeel geeeeel diye bağıran esnafın, pazarcının, sokak satıcısının çığırtkanlığı aslında işine nasıl da dört elle sarıldığını gösteriyor aslında. Çok kişinin ortamına, şartlarına imrendiği plaza çalışanları ise nasıl da asık yüzlü? Dert küpü, biçare, bir demotive, bir umutsuz ... Haftasonları o yoga dersi, bu farkındalık eğitimi diye koşar durur da sahip olduklarının kıymetini bilip kendi kendini motive edebiliyor mu acaba? İş tatmin etmiyor ise, sorunlar var ise o çok başka bir konu mutlaka çaresi vardır ama ben burada belki de sıradanlık ve Önemsiz sebeplerle işinden ve sonrasında hayattan bunalanlara bir parça dokunabilirsem ne mutlu bana :)
Gelelim Fish Felsefesi'ne özümde işini önemse, kendini çok da önemseme diyor. Nasıl yani? Ben önemli değil miyim demeyin :) tabi ki çok önemlisiniz ama küçük dağları ben yarattım diye dolaşırken de insan hiç bir işi beğenmeyip, ekip çalışmasından uzaklaşmış, o oranda da yalnızlaşmış oluyor. Bu Balıkçıların burnu havada olsa böyle sağlam iş çıkartabilir miydi sizce? Bence hayır..
Felsefeye dönersek aslında hiç yeni birşey değil. Malum Günlerden Pazartesi olunca ve Google da aramalarda Pazartesi ardından gelen 2. Kelime sendrom olunca olaya farklı Açıdan bakıp mutlu olmaya motive olmaya gayret etmek diye düşünüyorum.

Ayrıca bu bakış açısını okul hayatında olan çocuklarımızla da paylaşabiliriz..
Ev hanımları, sıkıcı ev işlerine uyarlayabilir..Mesela eski bir çalışan ve şimdilerde 2 çocukla ev işlerinden nefes alamayan biri olarak  ben :)

Temel taşları buyrun burada;
1. İşlerinize eğlence katın. Böyle olunca o iş zorunlu, sıkıcı bir iş olmaktan  çıkar ve size zevk verir. İşinizi özlersiniz. Dertlerinizi unutursunuz. İşi keyifli bir hale getirmenin en güzel yolu, çalışırken eğlenmektir. Diğer yandan sizinle çalışmak da diğer arkadaşlarınıza mutluluk verecektir.
2  Kendinizi ve çalışma arkadaşlarınızı mutlu edin. Küçük bir hoşluk veya unutulmaz bir katkı sağlayın. Arkadaşınızın işine yardımcı olun. İşiyle ilgilenin. İşinizin komik yanlarını keşfedin. Konuşun ve sosyalleşin.
3. Kendinizi verin. Sahiplenin. Tüm gayretinizi gösterin. Vazgeçmeyin. Her gün yeni şeyler yapmasak bile yeni şeyler öğrenebiliriz. Öğrenme fırsatlarınızı kaybetmeyin ve onları ortaya çıkarmak için çabalayın.
4.  Tutumunuzu seçin. Hayatın cilveleri karşısında hazırlıklı ve güçlü olun. Başarıyı sürdürülebilir kılmak için tutum çok önemli.  Tutumunuz sizin iş yerindeki kimliğiniz ve karakterinizdir.
Bu dört nokta bu felsefeye göre mutlu çalışanların olduğu bir kurum için olmazsa olmaz. Çalışanların kendi kendilerini motive edebilmeleri için kullanılabilecek bir yöntem olduğu için bu felsefe, Türkiye’de önemli bir konu aslında..  Kurumların çok dikkat etmediği bir konu ne de olsa..


Kesinlikle iş verenin tutumu da çok önemli, iş yerinizde sıkıcı hava ve kasvetten geçilmiyor mu? O zaman bu videodan bahsedin😉 Muhtemelen seneler önce Eğitimini almış olabilir. Teklifiniz hoşuna gidecek.

O felsefe bu felsefe işinize gelmedi mi? O zaman doğu felsefesine buyurun.
Önce iş arayıp bulamayan işsiz ordusunu bir düşünün, işiniz olmasaydı nasıl da zorlanırdınız değil mi?
Sağlığınız yerinde ve işe gidebiliyor çalışabiliyorsanız şükürler olsun 🙏 şimdi bu kadar motive olmuşken birisi Yanınızda oflayıp, pofluyor mu? Hemen kafasına bir balık fırlatın 😃😉

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mantra Nedir? Ne İşe Yarar?

Evde Sağlıklı Çikolata Yapımı

Diyetkapımda ile ilk detoks denemem